15 Mayıs 2008 Perşembe

büyük küçük herkesi ilgilendiren bir mevzu


Luc Besson'un Angel-A'sini hatirlayin. Devasal boyutlarda bir kadin, afedersiniz ama ayaklari cocuk mezari boyutlarinda bir melek olarak karşimiza çikmişti. Yer yer arabeske hallenen hikaye, melegin devasal boyutlariyla hikayeye bambaska bir katman katmisti. Hatta zemin, dev melek, hikaye üstündeki cilaydi.
Bir önceki sayfayi cevirin, orada Thorpe'in eserlerinde de büyük-küçük ilişkisini göreceksiniz. Klasik müzikte de bu böyle işler.
Allegro, yani müzik sakin ve küçük hareketlerle giderken cümle büyür ve kreşendoya dönüşür. Boris Vian'in Günlerin Köpüğü adli romanini okuyanlar hatirlayacaktir. Koca ev daralir, daralir, kadina dar gelir. İcinde hareket edemez bir hal alir. Uzun lafin kisasi, büyük-küçük ilişkisinde bir ekmek var. Yandaki eser bana bunlari hatirlatti. Bize öğretilen boyutlarla oynamanin sanirim ölçülemez bir değeri var.

Hiç yorum yok: