9 Mayıs 2008 Cuma

Bir golden'im bile yok, anliyor musun?

Haftasonlari yagmur yagar. Haftaici gunes acar. Boyle seyler bilhassa calisan insanlarin dikkatini ceker. Pazartesinden, cumartesinin hayalini kurarsin. Sonra hiç kimsenin aynuruuun bile boyle kucuk elleri yoktur calmaya baslar zihninde. Bu durum bazi hassas tipler için 'yagsin yagsin, küresel isinma var zaten' gibi de yorumlanir. Benim gibilerin agzindan ise 'yine mi be' cikar. Goren de bütün gün yürüyüs yapacak, Macka parkinda evde hazirladigi sandvicleri yiyip sonra da kendinle iletisim kurmak icin biraz yalniz kalacak sanar. Hic oralar da degilim. Zaten benim köpeğim golden degil. Ayrica evde 40 kedim ve bitki çaylarim da yok.
Tek istegim gunesle aramizdaki bu sarpasaran cekismede bir kez olsun galip gelmek. Sonra da gerneşerek tekrar uyumak. Çok mu?

3 yorum:

Zeynep dedi ki...

bitki çayı içen, evde 80 kedi besleyen, saçlarını 2 haftada bir yıkayan, etnik giyinen, "şalım olmadan asla" diyen, alman filozoflarını ezbere bilen bu tipi düşündüğümde gözüme hep pelin batu geliyor cücü.
o olmayan üst dudağıyla ingilizce sırıtışı içimi oyuyor.
gözlerimde yaş, kalbimde sızı.

Zeynep dedi ki...

golden alalım mı? tarçın'a da arkadaş olur, yalnız kalmadığı için havlamaz falan.

charlotte sometimes dedi ki...

tarçin'dan emin olamiyorum. o, dostlugu friend is a four letter word olarak anladi sanirim. kimseye yanaşmiyor.