3 Haziran 2008 Salı

Yogun istek uzerine sinezteziye aciklik getiriyorum

'Sinestezi, bilinçli zihinsel olaylarin tetiklemesiyle ortaya çikan bilinçli bir duyusal bir deneyimdir. "Synesthesia", Yunanca syn: birlikte ve aesthe-sis: algilamak sözcüklerinin birleşiminden oluşan istemsiz bir deneyimdir. Birleşmiş duyular ya da "eşduyum" olarak da ifade edilebilir. Sinestezi, istemsiz yoğunlaşma sonucu ortaya çikan belirgin canli ve güçlü duyusal deneyimdir. Yalnizca, insanlarin çok azi günlük olağan durumda bu deneyimi yaşarlar. Bazi araştirmacilarca dil dişi düşünmenin özel bir belirtisi olarak kabul edilirken, bazilarinca tam bir "hastalik", "anormallik" ve mucize, mistik bir insan yeteneği olarak kabul edilir. Hatta, sinesteziyi biyolojik bir olaydan ziyade sosyal ve kültürel bir fenomen olarak görenler de vardir. Sinestezi bir hastalik olarak değil de bir duyusal algilama "hediyesi" olarak görülebilir. Sinestezinin birçok şekli vardir. En sik izlenen şeklinde kişi, harfleri renk olarak deneyimler. Her harf, kişinin kendisine göre farkli bir renk olarak algilanir. Bu kişiler (sinestezikler), eğer erken çocukluk döneminde bu deneyimi yaşamaya başlarlarsa sinezteziyi günlük normal, olağan bir olay olarak düşünürler. Sinesteziklerin çoğu, diğer insanlarin algisal deneyimlerinin bir parçasi olarak ayni deneyimleri yaşamadiklarini öğrendiklerinde büyük bir şaşkinlik yaşarlar. Çünkü, o zamana kadar herkesin kendisi gibi algiladiğini kabul etmiş ve düşünmüştür.

Sinesteziyle ilgili yayinlanmiş ilk olgu John Locke'a (1690) aittir. Locke'un özelliklerini aktardiği kişi, kördü ve tam bir sinestezik değildi. Fakat algilamada duyusal birleşmenin görüldüğü ilk örnekti. Borazan sesini "kirmizi" olarak deneyimliyordu. Daha sonra, uzun süre ciddi olarak sinesteziyle ilgilenen bilim adami olmadi. Öznel bir deneyim olmasi ve iki kişinin bile benzer deneyimleri yaşamamasi nedeniyle sinestezinin bilimsel bir inceleme alani olamayacaği düşünüldü. Ancak zamanla biriken olgu örnekleri ve kanitlarla incelenmesi gereken bir konu olarak tekrar değer kazandi. Nörolog Dr. Richard E. Cytowic, "A Union of the Senses" (1989) ve "The Man Who Tasted Shapes" (1993) adli iki kitap kaleme aldi ve dikkatin tekrar sinesteziye çekilmesini, sonuçta da sinestezi araştirmalarinda bir rönesansin ortaya çikmasini sağladi.

Sinestezi deneyimi birbiriyle ilişkili iki kisimdan oluşur. Bunlar tetikleyiciler ve eşleniklerdir. Tetikleyicilere harfleri örnek verebiliriz. Eşlenikler ise harfler algilandiğinda, her harfe eş olarak deneyimlenen algilar (renk, ses, dokunma, koku) tanimlanabilir. Ya da ağlayan bir bebeğin sesi (tetikleyici) sinestezik bir kişide hoşa gitmeyen sari renk (eşlenik) olarak deneyimlenir. Sinesteziklerin çoğu için, sinestezi tek yönlüdür. Yani, sesleri renk olarak deneyimleyen bir kişi, renkleri ses olarak deneyimlemez. Tetikleyici ve eşlenikler arasindaki ilişki bir düzen içindedir. Her eşlenik, özel bir tetikleyici tarafindan tetiklenir. Bir kişiye, ayni tetikleyicilerin uygulanmasi durumunda aynieşlenikler algilanir. Örneğin, bir kişi A harfini kirmizi olarak deneyimliyorsa, farkli el yazilariyla veya küçük karakterlerle yazilsa da, A harfini daima kirmizi olarak deneyimler. Özetle, tetikleyicilerin büyük bir esnekliğe izin vermesine rağmen, eşlenikler sabit kalirlar. Harf-renk sinestezisinde, harflerin kimliği renklerin kimliğini belirler. Konuşulan harfler için sesin şiddeti, söyleniş tipi, harflerin eşlenikleri üzerine etki etmez. Ses-renk sinestezisinde genellikle, kişiler gözlerinin önünde renkler görürler ve sesin perdesinin değişimiyle renkler de değişir. Bu kişiler görme alanlarinin tamamen renklerle dolduğunu ifade ederler.

Sinesteziklerin çoğunluğu solaktir. Herhangi bir ruhsal ve beyinsel rahatsizlik eşlik etmez, sağliklidirlar. Hepsinin olmamakla birlikte, çoğunluğunun bellekleri çok iyidir. Ancak, hatirlamada daha çok eşlenikleri kullanirlar. Nesnelerin uzamsal yerleşimini çok kesin olarak hatirlarlar. Yüksek zekalarina rağmen, bir kismi belirgin olarak hesap yapmada zorlanir. Sağ-sollarini siklikla kariştirirlar. Birinci derece akrabalarinda disleksi (okuma bozukluğu), otizm ve dikkat eksikliği normal toplumdan daha sik olarak, %15 oraninda rastlanir. Bilinmeyen bir nedenle homoseksüel tercihler sinesteziklerde siktir (%10). Yaşamişlik hissi (deja vu), olacak olaylari önceden rüyalarinda görme gibi "nadir deneyimleri" de cok yaşarlar.'

demiş anonimin teki.

Hiç yorum yok: