10 Haziran 2008 Salı

Cok acik söylüyorum Darren Arnofsky'i sevmem. Mesela bana kahve ismarlamak istese bir an düsünürüm. Bu adam Requiem For a Dream adli filmi cekerek bana birkac saatlik büyük bir izdirap yasatmisti. Eve gittiğimde kekeliyordum. Ee niye sinemadan cikmadin diyecek olursaniz; film festivalindeydim, cocuktum, festival izleyicisinden korkuyordum.
Bu animin üzerinden yillar gecti ve gectigimiz cumartesi günü geldi.
Karsimda Darren'in son filmi The Fountain. O bana bakiyor, ben ona. Bir cesaret koydum.
İlk 3 dakika icerisinde tamamen ekrana kitlendim. Soyle oyunculuk, böyle cekimler demeyecegim, diyemiyorum. Bir bucuk saatlik filmle ben agzimin payini aldim.
The Fountain daha önce izledigim hicbir seye benzemiyor. Bay E de benzemiyordu ama carptirmayin. Yüreginizin kaldirabilecegi bir dönemdeyseniz izleyin diyorum.

here is the deepest secret nobody knows,
here is the root of the root and the bud of the bud
and the sky of the sky of a tree called life;
which grows higher than the soul can hope or mind can hide
and this is the wonder that's keeping the stars apart.
i carry your heart, i carry it in my heart.

3 yorum:

alec eiffel dedi ki...

seni okuyan da filmden anladığını sanacak. "çok güzel çok güzel mutlaka izle" diye verdiğin reign over me'yi izleyip, kafanda kıralı toputopu 2 ay olmuş, burada bi afra tafra, havalar, şöyle film, böyle film. harrison ford'la bile evlensen senin önerdiğin filmi izlemem.

not: fountain'ı zaten izledim. bok gibi bir film. new ageci, organik sebze meyve tüketenler izlesin, bağırsaklara iyi geliyor.

charlotte sometimes dedi ki...

köylüsün iste, ne diyimki ben sana. ayrica reign over me'yi ben sana tavsiye etmedim cahil prens.senin film anlayisin iki meme ve birkac silahin hizli cut'larla birlesimi! genlerimiz nasil da adaletsiz dagilmis, cok üzülüyorum senin adina.

asli dedi ki...

siz bloglarınızı birlestirsenize. düellolarınız tadından yenmez