17 Kasım 2009 Salı

Yazarın teki demişki: insan 3 kişidir. Bir, olduğu kişi. Bir, olduğunu sandığı kişi.
Ve son olarak dışarıdan göründüğü kişi. Benim aklıma yattı bu açıklama.
İnsanoğlunun ilişmeden iletişime geçememesi biraz daha anlam kazandı sanki.
Şimdi örneklerle pekiştiriyorum:
Benim olduğumu sandığım ama olmadığım bir kişi var. Senin dışarıdan göründüğün ama o olmadığın bir kişi var ve bu kişi aynı zamanda kendini başka biri sanıyor.
Bu çok bilinmezli denklemin içinden kim çıkar sorarım size? Diyolog olduğunu sandığımız şey aslında bir monolog mudur? (alt okumaya geçtim)
Kelimeler birbirine kavuşur mu yoksa bir jonglörün top çevirmesi gibi kendi küçük ekseninde uçuşur mu?
Ben buaralar buralardayım. Ya da buralarda olduğumu sanıyorum ama dışarıdan başka bir yerde gibi gözüküyorum. Mesela televizyonun başında. Yaprak Dökümü'nün karşında. Ellerimde mandalina. (bunu kafiye olsun diye ekledim)

3 yorum:

danzon dedi ki...

hangi yazar demiş, gidip dövelim :-P

charlotte sometimes dedi ki...

ya hatırlamıyorum, ama bulup not düşücem. benim aklıma yattı. sen ne diyosun kuzen?

danzon dedi ki...

işi daha karmaşıklaştırabiliriz :) belki de sadeleştirmiş oluruz:
uzun yıllar önce ömer türkeş'in "amerika" romanındaydı yanılmıyorsam bir paragraf vardı; insan, karşısındakiler onu nasıl görüyorsa odur, birisi için bir babadır, bir diğeri için bir hırsız, başka biri içinse... diye devam ediyordu.
algı denen şeyden bahsediyorsa(k), aslında senin yazar üç diye az ama bir de fazla söylemiş:
1- bir insanı ne kadar tanıyan varsa, o, o kadar farklı kişidir!
2- "olduğu kişi" diye bir mevhum yoktur ki! çünkü hep bir şekilde algılar kendini ve algılanır başkaları tarafından.
ne dersin?